4/52 Club House'dan Kapadokya'ya Ocak bitti!
Ocak ayı bitti! Kaldı 11 ay. Şubat ayı planlarımız hazır mı ya da macera mı olacak? Benim bazı planlarım net ancak maceraya açık zaman dilimleri de bıraktım Şubat ayında. Eh madem Şubat’a hazırız, gider ayak bir Ocağı değerlendirelim.
Ocak bitti: 2021’e artık alıştık
2020 bitip 2021’e girerken biraz umut biraz heyecan biraz da hüzün vardı. Evlerimizdeydik, bitmeyen pandeminin 2021’de de devam edeceğinin ilk işaretiydi. Derken zaten aşıyla ilgili mutasyon haberleri iyice yayılmaya başladı. Aralıkta havalar soğumamıştı, kar gelmemişti. Barajların ve su kaynaklarının suları giderek azalıyordu. İklim krizinin bir etkisi olarak kuraklık riski kapıdaydı. Ocak ayının ilk yarısı da yine kuru geçiyordu derken ikinci yarısında kar kendini gösterdi. Yağan kar genel olarak uzun süre yerde kalmadı ancak yine de hiç yağmamasından iyiydi.
Ocak ayında yine pek çok olay dünya ve Türkiye gündeminde kendine yer buldu. Ancak bunları burada ele alıp sizleri sıkmak istemiyorum. Zira televizyondan sosyal medyaya bunların hepsine bir şekilde zaten maruz kalıyoruz.
Kış Kapadokyası
Kapadokya’yı sever misiniz? Kapadokya Anadolu’nun tam ortasında olabilecek en turistik bölge ve Anadolu’nın dünya genelinde bilinen cazibe noktası. Erciyes ve Hasan Dağın volkanik katkılarıyla oluşan bu peri bacaları yapıları, oluştuktan çok daha sonraki yıllarda tabii ki insanların gözünden kaçmamış ve insanlar için bir barınma alanı olmuş. Sadece basit bir barınma alanı olmakla da kalmayıp, inanç merkezine de dönüşmüş. Tabii insanın soyut düşünceleri arttıkça yaratıcılığı, bu soyut düşünceleri sanat olarak ifade etme gibi faaliyetleri de artıyor. Kapadokya’da kurdukları kiliselerde bu sanat eserlerini görebiliyorsunuz. İnce ince duvarlara yapılan resimler, betimlemeler, desenler; sizi etraftaki turistlerden ve görevlilerden çekip alıyor ve bir anda kendinizi 11. y.y Bizans dünyasında buluyorsunuz. 10-11. yy’a tarihlenen ve bölgedeki en büyük kaya kilisesi olan Tokalı Kilise’deki betimlemeler ve bu kilisenin tarihi neredeyse Ayasofyayla yarışır derecededir. Göreme açık hava Müzesine giderken göreceğiniz Tokalı Kilisesi’nde İtalyan bir ekibin koruma ve restorasyon projesi devam ediyor. Bu kiliseyi geçip yola devam edince Göreme Açık Hava Müzesi’nin girişine ulaşıyorsunuz.
Biz sadece 3 günlük bir mola olarak planladığımız için çok fazla gezmedik. Hatta iilk planımızda gezi hiç yoktu. Ankara’dan yola çıktık, Kırşehir üzerinden Uçhisar’a vardık. Uçhisar’da pek çok eski taş binada restorasayon çalışması hızla sürüyor. Buradaki otellerin çoğu Erciyes manzaralı. Biz de, yine Erciyes manzarası olan, şömineli ve dışarıdan girişli odaları olan Taş Konaklar Oteli’ni tercih ettik. Otelin hizmetlerinden oldukça memnun kaldık, odaların konforu çok iyidi. Ne saçma sapan bir lüks ve uyumsuz tasarım ne de aşırı otantik havası olan bir odaydı. Evlerin o “ev olma” havasını bozmadan otel odası yapmaları harika olmuş gerçekten. Çünkü ben de evde gibi hissetim. İlginç bir noktadan daha bahsedeyim size, evin önünde bir asma varmış, restorasyonda bu asmayı da korumuşlar. Çok güzel olmuş gerçekten. (Bu arada otelin Covid-19 önlemleri, beni evden çıkmaya ikna etti, kesinlikle otelde de bu konuda çok dikkatlilerdi. Otelin kendi sitesinden bunları okuyabilirsiniz. ). Kapadokya gezimizin geri kalanında çok hızlı bir Avanos Turu ve Uçhisar’da yürüyüş yaptık. Şansımıza hava güneşli toprak karlıydı. Yani gezilebilecek kadar sıcak, kışın keyfini çıkaracak kadar beyaz. Biz de termoslarımıza kahvelerimizi çantalarımıza da atıştırmalıklarımızı koyup etrafta gezindik. Ancak tabii ki yerler de biraz çamurluydu. Bu yüzden yürüyüşleri şehir içlerinde yaptık. Daha önce sonbahar ve bahar aylarında gördüğüm Kapadokya’nın kışında muhteşem olduğunu da görmüş oldum.
Club House davetyesiyle Patili Canlar için bağış topladım!
Club House son bir haftada hızla hayatımıza girdi desek yeridir. Bir anda ünlülerin de kullandığı bir platform olmasıyla gündeme oturan ve herkesin ismini duyduğu Club House maalesef herkese açık değil. Bence saçma ama belli ki bir pazarlama politikası olarak bunu kullanmayı tercih etmişler. Club House davetiye ile giriş yapabiliyorsunuz. İlk giriş yapanlara iki adet davetiye veriyor. Daha sonra konuşma odası açtıkça, konuşmalara katıldıkça davetye yüklemeye devam ediyor.
Ekşi sözlükte gezerken, biraz daha hızlı çıkanların Club House davetiyelerini para karşılığı birilerine vermeye çalıştıklarını gördüm. Bu da bende bu davetiyeleri daha faydalı bir amaç için işe yarar bir şeye dönüştürebileceğim fikrini uyandırdı. Ekşi sözlüğe, Sokaktaki patili canlar derneğine belli bir meblağa karşılığı bağış yapanlara davetiye gönderebileceğimi yazdım. Murat Bey benim bu ilanıma olumlu dönüş yaptı. Patili Canlara bağış yapmasını takiben kendisine hemen daveti yolladım ve o da Club House’a katıldı. Kendisine buradan tekrar çok teşekkür ederiyorum. Böylece bir kedinin daha kısırlaştırılması, acı çeken yaraları olan bir köpeğin tedavi olmasına katkı yapmış oldu.
Bu arada elimde yeni davetiyeler var. Eğer Club House’a katılmak isteyenleriniz varsa PADER’e bağış yapması yeterli.
Club House’ta Protein Postası programını sesli olarak dinleyebilirsiniz!
Artık Protein Postasını yazmadan önce Club House’da konuşuyorum! Bu konuşmalara sizleri de beklerim. Genel olarak Pazar günleri akşam 9:00’da yarım saatlik sohbetler olacak. Bu sohbetlerde haftanın güzelliklerini ve ilhamlarını paylaşacağım.
Club House kullanıcı adım: @elcine
Kertenkele kafalı İnsanlar!
Arkeolojinin en ilginç konularından biri kesinlikle figürinler. Figürin dediğimiz genelde taştan ya da seramikten yapılan insan şekilli minik el heykelcikleri. Bu figürinlerin geçmişi oldukça eski dönemlere uzanıyor. Bilinen en eski figürin Berekhat-Ram Venüsü, İsrail Golan tepelerinde bulunmuş ve M.Ö. 800 bin-233 bin yıl öncesine tarihlendiriliyor.
Genelde kadın olarak yapılan bu figürinlerin neden yapıldığını henüz pek bilmiyoruz. Bu konuda araştırmacılar çalışmaya devam ediyorlar. Bununla birlikte bir kısmı bu figürinlerin ana tanrıçayı sembolize ettiğini, bir kısmı cinsel obje olarak üretildiğini (genelde kalça ve memeleri gerçek dışı bir şekilde büyük oluyor bu figürünlerin.), çocuklar için oyuncak olarak üretildiği ,çocuklara annelerinden hatıra olarak üretildiği, kadınların kendi bedenlerine bakarak bunları yaptığı, anneden kıza geçen objeler olduğu gibi tezler mevcut.
Günümüze daha yakın tarihli bazı figürinler ise çok değişik şekillere sahip olabiliyor. Örneğin M.Ö. 4000-5000 yıllarına tarihlenen, Prehistorik Mezopotamya’da, Ur şehrinde bulunan, Obeyd Dönemine ait; kertenkele başlı figürinler var. Figürinlerden biri kucağındaki çocuğu emziriyor. Ki bu çocuk da yine kertenkele görünümlü. Ritüel amaçlı olabileceği düşünülen bu Ophidian figürinlerdeki uzun sivri kafa betimlemesinin, gerçekte kafa badanjlama ile kafa tasını şekillendirerek yapılmış olabileceğini düşünenler de var. Bunun yanı sıra arkaya doğrular çekik gözler, küçük burun delikleri ve kertenkele/yılan görünümüne sahip yüz için maske kullanıldığını önerenler de bulunuyor.
Belki de bu toplumda bir genetik varyasyon ya da mutasyon söz konusuydu ve bir kaç jenerasyonda böyle bir farklı morfoloji gözlemlendi. Tabii bu son önerme benim kendimce aklıma gelen bir fikir olmama ihtimali de var.
Bu kertenkele başlı Obeyd figürinleri hakkında daha fazla okumak için: academia.edu/5150690/A_Snak… Prehistorik Mezopotamya figürinleri hakkında daha fazla okumak isteyenler için : researchgate.net/publication/34…
Bu haftanın Kitap tavsiyesi
Bu hafta size Türk Arkeolojisinin çınarlarından Muhibbe Darga’nın bir kitabını önereceğim. “Anadolu’da Kadın - On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe”
Muhibbe Darga prehistorik dönemden 7y.y kadar Anadolu’da kadını inceliyor bu çalışmasında. Kendimizden, çevremizdeki kadınlardan pek çok şey bulacağımız bir kitap.
Öneri Eğer okuduğunuz bu eposta hoşunuza gittiyse, sıcak gündeme, yorucu günlere farklı bir tat kattıysa arakdaşlarınızla da paylaşabilirsiniz. Onlarında haftalık ilhamlar ve değerlendirmeler alması için https://buttondown.email/Elcin adresinden Protein Postası’na kayıt olmaları yeterli!